çanakkale destanı ceburdan



Tozun toprağın içindeydi .....
elleri çamur içinde kalmış yüzünden akan kanı silmeye dahi fırsat bulamamıştı 
sıkıca tuttuğu silahını silmeye çalışsada her bir patlamada yeniden tozlanıyordu 
başını ne zaman siperden çıkarmaya çalışsa kurşun sesleri kulaklarını çınlatıryodu 


. derince bir nefes aldı önce 
sonra sağına baktı 
ömer çavuş hiçbirdeyden korkmazcasına sanki sırtını ALLAH a yaslamış korkusuzca düşmana ateş ediyordu.
solunda ise adem pehlivan vardı sanki dağ gibiydi olduğu yerde olmaktan gurur duyan pehlivanlar bigi her bir ateş edişinde bir güreşi daha kazanıyordu .



bu karadenizli havyalı duralinin hikayesidir 
16 yaşındayken gelmişti bu cephelere 
daha saklları yeni çıkmıştı .
gözleri karadeniz kadar mavi 
sözleri dağları kadar keskindi 
o babasının tek evladı 
anasının göznuruydu 

dinini imanını trabzonlu yusuf hocadan öğrenme 
vatanını ALLAH ına kadar seven karadanizli havyalı durali

bir çok cephede bos göstermiş kemikleri zayıflıktan belli olan göğüs kafesini vatanın önüne siper etmişti 
anasının senden gayrı neyim var vatana feda edecek diye gönderdiği 
babasının oğul ölmek dediğin peşinde kaç kişiyi götürdüğüne bakar yaşamaksa tek başına olur dediği 
ve mansını cephede öğrendiği durali .....

Düşman ağır etes ediyorduydasa dayanıyordu ömer çavuşun cephesi 
her ne kadar düşmanda ağır makineli silahlar olsada 



bizimde aslanlar gibi mavzerlerimiz vardı 


ömer çavuş kükredi .sanki bütün cephe onu dinliyordu 
tekbiir diye haykırdı avazı çıktığı kadar .
ALLAH'u ekber sesi duyuldu bütün cephede 
artık durmak zamanı değil di artık toprağımıza serpilen pislikleri denize dökme vatkiydi 
sanki kurşunlara değil yaradana koşuyordu onca yiğit,,
karşı cephede elindeki makineli silahla ateş eden anzaklı asker vurmaya yetiştiremiyordu 
nereye geliyorsunuz !!! nereye geliyorsunuz diye bağırıyordu 
silah doldurucusu gözleri ardına kadar açık korkulu bir şekilde bağırarak cevapladı 
canımızı almaya diye bağırdı .



o bayrak hiç düşmezdi .
o bayrak hiç düşmemişti 
o bayraktı ki onu ecdadı taşıyordu herbir vatan evladının . 
kanı ile boyamış dininin simgesi hilal ile süslemiş ve türklerin içinde tek yıldız olduğunu simgelemişti 
kırmızı ay yıldızlı bağrağına 
önce malatyalı hüseyin yükseldi rabbinin cennetine .sonra antalyalı hikmet 
durali aralarından sıyrılıp geçmek üzereydi düşman cephesine 
sağ kulağında ömer çavuş sol kulağında adem pehlivan .
..
koşuyurlardı aydınlık gökyüzüne doğru .,,,,, yetiştirildikerli amacın en zirvesine doğru koşuyorlardı 
denizden devasa düşman gemileri ve devasa toplarıyla vuruyorlardı karanın herbir parşçasını 
bir an geriye baktı durali artık bir kaç adım kadar yakındı düşman mevzisine 
----yeğen ben bunu hiç kullanmadım ama bilsem topu gemi bacasından sokarım diyen seyit onbaşıyı gördü 




ilk cepheye anzakların tam ortasına daldı durali makineli silah susmalıydı önce nişancıyı vurdu sonra doldurucuyu 
ömer çavuş ve adem pehlivan da diğer makineli silahçıları susturmuştu 
içlerinden geçen onlarca mermiyle üzerindekiler parçalanıyordu herbirinin 
artık sesler duyulmuyor gibiydi..... sadece nefesler 
kapkara kesilen dünyanın dengesi karışmıştı havyalı duralinin 
yere yılıldı 
sanki dağlar ,, dağlar yere yığıldı bu 3 delikanlı ile birlikte ......
dağlar önüne diz çökü .........
karanlıkların arasından bir ses duyuldu 
mevzi kırıldııı ......
ALLAH ALLAH sesleriyle yankılandı bütün çanakkale 
düşmanların ölüleri bile kaçmak istercesine titriyorlardı gelen anadolu kaplanlarının önünde 
sonra son bir patlama sesi ve son bir çığlık 
gemi battııııı seyit başardııı ........




..................cebur .........................
18.03.2012 

ey bu vatanın evladı eğer birşey koyulacaksa bu vatan uğruna 
canını koyacaksın 
senin bu canın için savaşanları unutmayacaksın 
yeri geldimi fatma hatun 
yeri geldimi havyalı durali olacaksın 

ve bunları olmaktan asla gocunmayacaksın .

0 yorum :

CEBUR A YORUM YAP